Çocuğunuzun Bağışıklık Sisteminin Güçlü Olması İçin 10 Öneri
Sevgili anne ve babalar merhaba. Yirmi seneyi aşkın süredir bir çocuk hekimi olarak hizmet veriyorum. Bu süreç içinde ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili en çok arzu ettiği şeylerin arasında elbette güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmaları yer alıyor. Hele ki COVID-19 Pandemisi söz konusu olduğundan beri bu arzu daha da arttı. Aslına bakarsanız, bağışıklık sisteminin güçlü olması için atılması gereken ilk adımlar bebek anne rahmine düştüğü andan itibaren başlar. Sizlere 10 önerim şunlardır:
- Anne ve baba olarak sizler sağlığınıza dikkat edin. Neticede bebeğiniz bir yumurta bir de sperm hücresinin birleşmesi ile başlıyor. Bu hücreler de sizden geliyor. Bebek yapmayı düşünüyorsanız, evvelinden muayene olmanızı, spor yapmanızı, sağlıklı beslenmenizi, düzenli uyumanızı tavsiye ederim. Elbette dünyaya bir çocuk getirmek için kendi yaşınızın da uygun olmasına dikkat ediniz. Yaş ilerledikçe, bebeğin bağışıklık sisteminde zafiyet yaratan kalıtsal hastalık oranları artmaktadır.
- Eskiden kan ve amniyotik mayinin (sıvının) steril olduğunu sanırdık ancak orada bile probiyotiklerin dolaştığını artık biliyoruz. Ne ilginçtir ki, amniyotik mayideki sağlıklı bakterilerin, bebeğin barsağındaki sağlıklı bakterilerin oluşmasında, doğduğunda bağışıklık sisteminin gen ekspresyonunu olumlu yönde etkilediği gösterilmiştir. Bu nedenle hamileyken bedeninizde sağlıklı bir probiyotik dağılığımının olması için uygun beslenme ve gerekliyse annenin probiyotik takviyesi alması uygundur.
- Anne sütü bebeğinizin ilk gıdası ve de ilk aşısıdır. Artık anne sütü denince faydalarını hepiniz biliyorsunuz. Hele ki bebeğinizin bağışıklık sistemi üzerine. Bazı annelerimiz sağlık nedenlerinden dolayı emziremiyorlar. Onlara mesajım şu: bilin ki üzüldükçe sütünüz daha da azalacaktır, bu nedenle ruh sağlığınızı üst düzeyde tutmak için elinizden geleni yapın ve her türlü destek ve yardımı edinin. Aslında ne kadar şanslıyız ki son yıllarda formül mamaların birçoğu bağışıklık sistemini de desteklemek üzere üretilmiştir; bunlardan faydalanın.
- Doğum sonrası bebeğinizin bağışıklık sistemini etkileyen birçok unsur vardır. Sizin katkı sağlayabilecekleriniz şunlardır:
- Günlük 400 ünite (IU) D vitamini takviyesi
- Probiyotik damla: özellikle laktobasillus ve bifidobakter cinsi
- Emziren annenin omega 3 takviyesi alması
- Ve yine emziren annenin kendi barsak florasını koruması için önlem alması ve gerekirse probiyotik takviye kullanması
- Ortalamada altı ayını tamamlamış bebeklere bebek öncülüğünde beslenme yöntemiyle tamamlayıcı gıdalara geçiş öneririm. Bu şekilde büyüyen çocukların daha çeşitli yediklerine, evdeki mutfaktan çıkan gıdalara daha alışık olmasına ve tüm bunların daha dengeli beslenme ile sonuçlandığına tanıklık ettim. Çalışmalar da bunu yansıtmaktadır. Bu şekilde, dört ana gıda grubundan beslenenlerin bağışıklık sisteminin ihtiyaç duyacağı maddeleri elde etme ihtimali artacaktır.
2-6 yaş itibari ile çocuklarımız okula gitmeye ve enfeksiyon riski ile karşılaşmaya başlıyorlar. Vitamin-mineral açısından zengin beslenmeyenler başta olmak üzere, çocuklarımızın günlük vitamin-mineral ihtiyacını multivitamin takviyeleri ile tamamlayabiliriz. Ayrıca çocuklarımızın bağışıklığını desteklemek için beta glukan, çinko, C vitamini, D vitamini, selenyum, iyot gibi içerikleri bir arada içeren ürünleri hekim ve eczacınızın kontrolünde tercih edebilirsiniz.
- Bir yaşından itibaren, haftada bir veya iki kere üç köfte kadar yağlı balık tüketimi yok ise, o zaman balık yağı takviyesi tavsiye ederim. Bedenimiz ve de bağışıklık sistemimizin sağlıklı olması için omega 3 son derece önem taşımaktadır. Omega 3 yağ asitleri insan bedeni tarafından üretilemez, dolayısıyla dışarıdan alınması şarttır. Omega 3 yağ asitleri bağışıklık sistemine denge getirir. Eğer bedenimizde omega 3 yağ asitleri normalin altındaysa, o zaman bağışıklık sistemi olması gerektiğinden daha saldırgan bir hal alır ki bu da zarar anlamına gelir. Yeterli balık tüketmediğimizi ve her mevsim omega 3 açısından zengin taze balık çeşidine ulaşamadığımızı düşünürsek, günlük dışardan almamız gereken omega 3 ihtiyacını takviye edici gıda olarak almamız uygun görünmektedir.
- Uyku bağışıklık sisteminin dengeli olması için çok önemlidir. Bir çocuk uykusu geldiğinde uyumalı, uykusunu alınca da kendiliğinden zaten uyanır. Öğrenci yaşlarında olan çocukların günde en azından dokuzbuçuk ile 10 saat arasında uyku uyumalı.
- Hareketli yaşam tarzı da çok gereklidir. Şehirli hayatı yaşamakta olan çocuklarımız malesef evden okula, okuldan eve yaşam tarzına mahkum kalmıştır. Evde de çoğu zaman ödev ve ekran söz konusudur ki bunlar hareketsizlik getirir. Doktorunuz olarak çok iyi biliyoruz ki spor ve hareketli yaşam bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Çocuğunuz 24 saatte en fazla iki saat ekran karşısında geçirebilir, ve günde en az bir saat terleyeceği şekilde oynamalıdır.
- Mutlu yaşam ortamı çocuğunuzun bağışıklık sistemini olumlu yönde etkileyecektir. Çağımızda stres birçok hastalığın, belki de çoğu hastalığın, esas nedenidir. Çocukta stres ne gezer demeyin. Özellikle şehir ortamındaki yaşamda çocuklarımız da çok hırpalanmaktadır. Bu da bağışıklık sistemini olumsuz etkileyecektir. Son dönemde adından söz ettiren psikonöroimmünoloji adından da anlaşılacağı gibi, psikolojinin ve sinir sisteminin bağışıklık sistemi ile doğrudan bağlantılı olduğu ve bu nedenle bağışıklık sistemini olumlu ya da olumsuz etkileyebileceğinin bir göstergesidir. Bu nedenle çocuklarımıza, hele ki şehirli çocuklarımıza, mümkün olduğu kadar ruh sağlıklarını destekleyecek yaklaşımlarda bulunmamız, bağışıklık sistemlerini de olumlu etkileyeceğimiz anlamına gelecektir.
- Tıbbın insan ölümlerini azaltan en etkili iki buluşu vardır. Biri el yıkamak, ikincisi ise aşılar. Bebeğinizin hastalanma ihtimalini azaltmak için sizler ellerinizi iyice yıkayabilirsiniz. O büyüdükçe ve sizin ellerinizi yıkadığınıza tanıklık ettikçe, o da ellerini yıkamak isteyecektir ve bu muhteşem alışkanlığı ona aktarmış olacaksınız. Aşılar ise tıbbın en büyük iki armağanındandır. Aşılar bağışıklık sistemine belirli düşmanlara karşı eğitir ve önlem almalarına fırsat tanır. Aşılar sayesinde çocuk ölüm sayılarında inanılmaz derecede olumlu etki yaratılmıştır. Ne mutluyum ki, tıp fakültesinde gördüğüm korkunç hastalıkları neredeyse 20-30 senedir görmüyorum veya çok önemli ölçüde daha az görüyorum. Mesele yalnızca ölüm sayısının azalması da değil. Aşılama yaptığımız hastalıkların yarattığı sekeller de neredeyse yok olmuş durumda.
Bağışıklık sistemi çocuğumuzun bedeninin silahlı kuvvetleridir ve o sınırlar dahilindeki alanı düşmanlara karşı korur. Bu sistemin güçlü olması için önerilerimi sizlerle paylaştım. Elbette doktorunuz ile görüşün ve de onun önerilerini önceleyin. Bu yazdıklarım 30 senelik hekimlik hayatıma dayanıyor olsada, bir yazı vasıtasıyla sizlere katkı sağlayacağını ümit ettiğim birer öneri olabilir. Güle güle büyütün 🙂
Dr. Gökhan Nesim Mamur 1968, Amerika Birleşik Devletleri’nin New York eyaletinde dünyaya gelmiştir. Yaklaşık 20 yıl orada yaşadıktan sonra ülkemize yerleşmiştir.
İstanbul Tıp Fakültesi, Georgetown Tıp Okulu ve Cerrahpaşa Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında eğitimini tamamladı. Mesleki hayatına Amerikan Hastanesi bebek yoğun bakım ünitesinde başladı. Ardından Şişli Memorial Hastanesi Bebek Yoğun Bakım Ünitesi ve Yeni doğan Servisini kurdu, bölüm başkanlığı yaptı ve emzirme komitesi başkanı olarak hastaneye “Bebek Dostu Hastanesi” unvanını kazandırdı. Memorial Hastanesi Dr. Mamur’a Uluslararası Akreditasyon alımı sürecindeki katkılarından dolayı kendisine ”Üstün Başarı Ödülünü” sundu.